Balkabağım benim:)

16 Aralık 2010 Perşembe

10.ay kontrolümüz



10 Aralık Cuma, saat 17.00 deki doktor randevumuz bu sefer hiç de o kadar beklemeden gerçekleşti, inanamadık :) Haaa bi de Melda'larla karşılaştık...


8.650 kilo, 76 cm boy... Maşallah oğluşumaaaa.....

Genel muayenesi de çok güzel dedi doktorumuz. Geçen ay günde 5 gram olan kilo alımımız(hastaydık zaten) günde 14 grama çıkmış, bu da çok güzel dedi. Bir de ayakları üzerine bastırdı, ooo ne kuvvetli maşallah dedi. Ve yapabildiklerini sayın dedi. Anlattım.(RESİM 12 ARALIK)

- Kapları içiçe koyabiliyor.


- Bab-ba, an-ni, mam-ma, ab-la gibi birbiri ardına sıralı şekilde sesler çıkarıyor.


- Kurabiye kavonozu (-ki en sevdiğimiz oyuncak ve herkese şiddetle tavsiye ediyorum) içindeki şekilleri kavanozun içine atıyor, şekilleri ben kendi yerlerine yerleştiriyorum, o ordan ittiriyor, içine atıyor ve tam olmasa da şekilleri yerlerinden kavonozun içine atmaya çalışıyor.


- Ellerini açıp açıp kapatıyor.




- Elini sallar gibi aşağı yukarı indiriyor.


-Eline ne geçerse yere atıyor. Hele bir de ses çıkartıyorsa attıkları, durmadan atmaya devam ediyor.


- Bizzat kendisi Ceeee oyunu oynuyor. Yatağının içinde ayakta duruyor ve sonra eğilip birden doğruluyor ve kahkahalar atıyor.


-Kumandayı tesadüfen eline aldığı bir gün rastgele bastığında televizyonun karıncalı da olsa açıldığını keşfettiğinden beri (her ne kadar ortadan kaldırsak da) kumanda eline geçtiğinde özellikle kırmızı düğmesine basarak televizyonu açıyor. Aynı şekilde DVD'nin açma kapama düğmesini öğrendiğinden ve bastığında mavi ışık yaydığını gördüğünden beri DVD'nin düğmesi yalama olmuş durumda. En iyisi fişden çekiyoruz. Ve yine tamamen yasak olsa da prizle fiş arasındaki bağlantıyı çözmüş durumda, fişi prize takmaya çalışıyor.

- Yine benzer şekilde çorap ayak, ayak terlik bağlantısını kurmuş durumda.Terliği ve çorabı eline aldığında ayağa götürüyor, bir de terliği ters ya da düz nasıl eline geçerse bir şekilde ayağa giydirmeyi başarıyor. Maşallah oğluma...

- Fatihe bakıyor ve eğer Fatih de ona bakmıyorsa, resmen ses çıkararak sesleniyor.

- Gece uyanmalarında ağzına emzik vererek tekrar uyutmak istediğimde emziği eliyle çıkarıp yere atıyor ve memeye ulaşmak için üstümü açmaya çalışıyor(gerçi bu hareketi çok uzun zamandır emmek istediği her sefer yapıyord ama iki haftadır artık üstümü az da olsa açma hareketi de yapabiliyor, daha öncesinde sadece ağlama ve başını göğsüme dayama vardı.)

- Benden kesinlikle kimseye gitmiyor, başkalarından hemen bana gelmek istiyor. Emmek istiyorsa ya da uykusu varsa benim odadan çıkmama bile tahammül edemiyor, ağlıyor.

- - Veeee en önemlisi tay tay duruyor, 10-15 saniye. Kelimeyi de çok sevdim çok şirin, tay tay:)

(Bu gelişmelerden bazılarını aktardım tabi doktora, buraya aklıma ne geldiyse yazdım.)

Gelişimi çok iyi dedi doktorumuz. Yediği şeyleri ve yedirmem gerekenleri tekrar gözden geçirdikten sonra, 1 yaşına kadar artık acil birşey olmadıkça gelmemizin gerekmediğini, 12. ayında görüşeceğimizi söyledi doktorumuz.. Ve böylece içimiz rahat evimize döndük. Çok şükür her ay verdiğimiz idrar kültür ve tahlilimiz de temiz çıktı...



Bakalım 1,5 ay sonra (yeni kontrole kadar) daha neleri yapar hale geleceğiz, heyecanla bekliyoruz.

13 Aralık 2010 Pazartesi

İzmir-ilk uçak seferi

Telekom Hukukçularının toplantısı için 3-5 Aralık'da İzmir'e gittik. Tabiki Barış'la birlikte.. Kimseye bırakamayacak durumda bakıma muhtaç bebekleri olan (toplantı davet yazında yazan şekilde yazdım) avukatların yanında bebeğe bakacak birini getirmesi ile toplantıya katılımı zorunlu hale getirdiler. Biz de maaile İzmir'e gittik. Ama öncesinde beni yapacağımız yolculuk bayağı gerdi. Zira ilk kez arabasız ve ilk kez uçakla ve yanımızda illaki 2 bavul ve illaki Barış'ın arabası ve bizim el çantalarımız ve Barış'ın günlük çantası ve yemek çantası ile birlikte ve bir sürü tanıdık ama iş arkadaşı olduğundan belli bir resmiyet olan insanlarla seyahat etme gerginliği vardı üzerimizde.



Ama uçak yolculuklarımız çok güzel geçti. Barış gelirken de giderken de uçak havalanmadan uyudu. Zira uçak saatleri akşam olduğundan zorluk çıkarmadı. Ama bebek arabasını aç kapa, bavulları idare et, bu arada Barış sürekli kucakta, üzerinde paltolar...Bu durum arabasız olmaya hiç ama hiç alışamayan eşime biraz zor geldi... Gerçi o da kabul etti sonra uçağın daha rahat bir ulaşım aracı olduğunu, zorlukları olsa da...


Telekoma özel yemekler çıkartıldığından (toplantı saatlerine göre) pek de tutmadım yemeklerini, çünkü Barış'a ilk gün evden getirdiklerimi yedirdim ama sonrasında oradan yediririm diye düşünmüştüm. Zorlandım açıkçası, az çeşitler, tuzlu mu tuzlu yiyecekler. Bizim oğlan kavanoz maması da yemediğinden. Gerçi yapay olan herşeye karşı bizimkisi..Meyveydi, balıkdı, idare ettik bir şekilde..



Toplantı pazar öğlen bitti, uçak 20.45 olduğundan ve servis saat 18.30 da kalkacağından o süre zarfında Kordon'da gezdik. Bayağı rüzgarlıydı ama bizimkisi sağolsun açık havayı alınca hemen uyudu, 1,5 saat kordanda dolaştık. Onca zaman İzmir'e geldim gittim duruşmalar için, kim derdi ki bir gün kocan ve çocuğunla Kordon'da gezeceksin? Allahıma çok şükür...


Güzel bir tecrübe, güzel bir anı oldu, İzmir seferi... Bundan sonraki toplantıda inşallah Barış da artık yürür olacağından onu sürekli taşımak ya da sevmediği halde arabasında oturtmak zorunda kalmayacağımızdan daha kolay olacağı ümidindeyim. Ve tabi herşeyi daha rahat yiyeceğinden...Sağlık olsun da, yaşayıp göreceğiz...

TAY TAY :))))


Artık çok bariz bir şekilde tay tay duruyoruz, yaşasın ve maşallah oğluşuma... 2 -3 hafta öncesinde anlık geçişlerde ellerini bırakıyordu, 3-5 gün öncesinde de 1-2 saniye kadar... Dün 'yaşasın 3 saniye bıraktı ve düşmeden ayakta durabildi' diye sevinirken, bugün tam 10 saniye durdu, bacaklar iki yana açılmış üçgen vaziyetteyken, hem de 2 kere... Çarşamba günü yani 8 Aralık'ta Fatih yine bu kadar uzun süre durduğunu söylemişti ama mutfaktaydım ve yetişemedim.. Sonrasında geldiğimde de yandaki fotografı çektim. Gerçi burda ayakları ile Fatih'ten destek alıyor ama olsun:)))
Ama bugün süperdi... Maşallah oğluma...Yaşına doğru yürür diyorlar ama, bakalım...Sağlık olsun da...Onunla yaşadığım her ilk bir muzice, seni çok seviyorum oğlum, canım, herşeyimmmm....


(Fotograf, üstünü değiştirken elimden kaçtığı sıra, iki ara bi dere karıştırma halinde, 12 Aralık)

11 Aralık 2010 Cumartesi

Kar yağıyor...heyooo

Ne güzel, dışarıda bu kışın ilk karı yağıyor, 11 Aralık 2010, cumartesi... Kış çocuğu Barış ama o doğduğunda hava çok da soğuk değildi, güneşliydi hatta... Bakalım karla arası nasıl olacak. Çünkü aman çok soğuk, aman kar yapıyor dışarı çıkaramam demeyeceğim, kar havası da aldıracağım muhakkak...

Kar temizlik gibi geliyor bana, her ne kadar yaz çocuğu olsam ve yazı kıştan daha çok sevsem de.. Kışın da ayrı bir güzelliği var, kabul etmek lazım. Umarım güzel bir kış geçiririz oğluşumla... Yeni bir yıl ve de....Sağlıkla mutlulukla...
(fotograftan pek anlaşılmıyor ama dışarda kar yağıyor ve Barış karın yağışını izliyor:) 11 Aralık

2 Aralık 2010 Perşembe

artık çocuklarımız poz verir oldu, yaşlandık mı ne...

Barış güzeller arasında:) (7 Kasım)


Barış'ın Alper'le tanışması:))))) Maşallah çooookkkk tatlılar....(17 Ekim)



Barış, Rüzgar'ı sıkıştırırken:)Rüzgar bizden biraz çekindi ama... (2 Ekim)




Barış Arda'yı yalarken:) Başta Arda da çekindi ama sonrasını görüyorsunuz:) (3 Ekim)