(Nasıl da mahsun bakmış meleğim benimmmm)
(15 Ağsutos, en sevdiği şeylerden biri elinde, kumandaaa..)
(bu bakışı da birkaç haftadır yapıyor, babasından öğrenmiş, kuzucuk)
8 Ağustos Pazartesi günü tatil dönüşü iş başı yaptım. O gün bakıcımızın kayın pederi vefat etti ve apar topar eve geçmek zorunda kaldım. İşler masamda yığın olmuş, malum bir hafta yoktum. Aklım işlerde ama çocuğum herşeyden önce gelir tabiki. Eve erken geçince Barış'ın 18 aylık olunca vurdurulması gereken üçlü karmanın son dozu ve çocuk felci aşısı için Sağlık Ocağına gittik. Aşı yapılırken hiç ağlamadı oğluşum, çocuk felci de ağızdan damla şeklinde olduğundan sorun olmadı. Boy kilo da normal dendi. Aslında 18 aylık doktor kontrolü için kendi doktorumuza gideceğimizden ayrıntılı bakılmamasına aldırmadık.
Ertesi gün evdeydim, Allahtan evdeydim. Aşı ateş yaptı, kolu aşı yapılan yerden kızardı kabartı, Calpol vererek ateşini kontrol altında tuttuk. Üç gün boyunca da Barış'ı anneanneye Batıkent'e götürdük. Sabahları bırakma anı dramatik oluyordu, gerçi anlıktı, annem Barış'ı aldığı gibi içeri götürüyordu. O da ağlamasını bizden sonra hemen kesiyormuş ama evinden başka bir yere bebeğini bırakmak gerçekten çok zahmetli bir işmiş. Böyle yapanlara Allah kolaylık versin.