Balkabağım benim:)

5 Şubat 2013 Salı

Barış'ım 3 yaşında...

Eskisi gibi yazamıyorum artık..zaman öyle hızlı geçiyor ki..Benim bebeğim artık 3 yaşında bir küçük çocuk.. Kreşe giden, arkadaşları olan, bir sosyal çevreye ait, öğretmenleri olan, her yeni gün yeni sözleri ile beni hayretlere düşüren, her yeni gün yeni şeyler öğrenen, kendisi ile sohbet edebildiğim bir birey o artık..

5 Şubat 2013
Bebeğim, biriciğim, gözümün nuru, ışığım, nefesim, kalbim, herşeyim... hayatımın anlamı..Allahım sana güzel, mutlu, sağlıklı, huzurlu uzuunn bir ömür versin.. Hep iyi insanlar çıksın karşına.. Hayatından mutluluklar ve gülücükler eksik olmasın... Kayahan'ın şarkısında söylediği gibi; "Günlerin getirdiği mutluluk olsun sana, sevdiğin ve sevildiğin bir hayatı sür bebeğim, günün dünden güzel olsun...." Seni çok seviyorum canım oğlum...iyi ki doğdun, iyi ki...

25 Ocak 2013 Cuma

herşeyin başı sağlık...

Evet, herkes söylemişti, kreşin ilk yılı çok hastalanırsınız, hazırlıklı olun diye ama ben bu kadarını beklemiyordum. Kreşe başlayalı yaklaşık 4 ay olacak ve neredeyse sürekli antibiyotik kullanıyoruz. Tam antibiyotik bitiyor tamam iyileşti derken bir hafta geçmeden tekrar hastalanıyoruz.

Dil gelişimi ve sosyalleşmesi tavan yapan Barış için kreş gerçekten harika oldu diyebilirim ama ah şu hastalıklar da olmasa. Kreşin getirdiklerine diğer yazımda yer vereceğim ama önce hastalıklar:(

Barış, kreşin ikinci haftasında Çarşamba günü eve geldiğinde sesi kısılmış gibiydi ve burnu akmaya başlamıştı. Sonrasında ses kısıklığı daha da artarken burun akıntısı da sarı yeşile döndü ve buna öksürük de eklendi. Öksürdüğünde boğulacak gibi olan yavrum ilk kez "larenjit" olmuştu. Ses tellerinin de iltihaplanmasını kapsayan üst solunum yolu hastalığı. Ama bizim sürekli ateşimiz çıkıyor, ateş düşürücüler de fayda sağlamıyor, geceleri öksürükten uyuyamıyor olunca ve sürekli acile taşınınca, 5.günün sonunda Barış daha önce de zatürre olduğundan ve beş gün düşmeyen ateş nedeni ile (bu arada ciğerler temiz ama geniz akıntısından boğum boğum dolu görünüyor dedi doktor) "makrol" verdi doktor ve tabi yanında Aferin vb. Bu arada her geldiğimizde hastaneye, mutlaka rahatlasın diye ventolin de verdiler. Sonunda 10 gün kullanılan antibiyotik bitti. Ama az da olsa burun akıntısı devam ediyorken, 4-5 gün sonra burun akıntısı yeşile döndü yeniden ve Barış kulağım ağrıyor dedi. Zaten uykuları da sürekli ağlayarak bölünüyordu. Hemen acile gittik, ortakulak iltihabı olmuştu. Augumentin 400'lük verdi doktor. 10 gün onu kullandık, tam iki hafta geçmeden yine Barış kulağım ağrıyor dedi. Biz yine hastanedeyiz. Yine ortakulak dediler. Bu sefer Augumentin 600'lük. dirençli oluyormuş bu hastalık o sebepten.

Neyse ortakulak bitti, biraz iyiyiz derken bu arada iki hafta doldu dolmadı Barış yine hafiften ateşlenmeye başladı. Kreşe gönderdim 3 Aralık Pazartesi günü ama sürekli arıyorum. Saat 15.00 gibi aradım yeni kalkıyorlar öğlen uykusundan, aaa bir de demezler mi, Ecenaz Barış'ı ıssırdı, birşeyi yok Barış iyi ama endişelenmeyin, biraz yüzünde ısırık ve tırnak izleri var. Ben de sakin kalmaya çalışıyorum ama korkuyorum da, yok yok diyorlar gözünün altına doğru biraz belirgin çizik var ama öğretmeni ağlıyor telefonda "nasıl böyle birşey oldu anlamadık, gerçekten çok üzgünüm" ben de diyorum ki, "tamam gözünde birşey yoksa daha önce de kuzen çocuğu ısırmıştı gözümün önünde, olabilir ama ben Barış'ı görmeden rahat edemeyeceğim" falan diyorum. Barış'ı babası alıp eve getirdiğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Çocuğumun neredeyse saldırıya uğramıştı. Öyle kızgındım ki, bir de ateşi çıktığından Calpol alıp uyumuştu, tam da uyanma saatinde ısırmış kız. Niye nasıl kimse bilmiyor, açıklama da yok anlık oldu diyorlar. Öyle şey mümkün mü, yanağı, kolu, omzu ısırılmış, çizikler var suratında boynunda omzunda. Sabahı zor ettim, kreşe gidecektim ama baktım gözü çapaktan açılmıyor, dedim gözüne de bişey mi oldu diye, tekrar hastaneye gittik. Çocuk acile,göze, KBB'a.. Gözde birşey yok ama biraz mikrop kapmış, damla verdi doktor. KBB uzmanı yine başlamış kulakta sıvı ama hafif, o yüzden birşey vermiyorum dedi ve acil çocuk doktorunun verdiği sudafeti kullanmamızı burun akıntısı iyice yeşile dönerse antibiyotik kullanmamızı önerdi. Hastaneden doğru kreşe gittik. Sağolsun neredeyse bütün aileler eşleri ile bizden önce kreşi basmıştı. Kamera kayıtları izlendi. Müdür tek başına baş edemeyince PDR uzmanını çağırmış, o açıklamalarda bulundu. Genel Müdür geldi. Olay bayağı hararetli bir şekilde masaya yatırıldı. Sonunda ihmali olan öğretmenlerden bir tanesinin alınması ve yerine başka bir öğretmenin getirilmesine karar verildi. Bu süreçte Fatih'in telkinleri ile çok fevri çıkışlar yapmadım ama ihmalin olduğu açık, böyle bir şeyin tekrarı sözkonusu dahi olamaz, o zaman olay hukuki boyut kazanır gibi şeyler söyledik.

Biz bu kötü tecrübeyi atlatamadan, Barış 5 Aralık çarşamba ateşlendi. Akşam hastaneye götürdük. Boğaz dendi bu sefer de. Antibiyotik verildi. Beta kültürü temiz çıktı Allahtan. Gece ateşi kulaktan 39,6'lara çıktı. Ateşten kendinden geçti, ateşini İbufen ve fitille düşürdük, devamında gelen 4 gün boyunca ateşi sürekli vardı, azalarak devam etti. Ailece yorucu bir süreç geçirdik, neyseki iyileşti. Verilen antibiyotik günde bir kere verilen ve 3 gün kullanılan ama 20 gün etkili bir antibiyotikmiş, zitromax... bir kaç hafta iyi gibiydi, hoop tam 2 hafta dolamdan yine burcu akmaya başladı, yeşile döndü. Biz de başladık Sudafet vermeye.. 5 gün kullandık kestik.. Tam düzelmemişti daha. 30 Aralık pazar sabah kalktığımızda boynundaki şişliği görmemizle doktora gitmemiz bir oldu. Kan tahlilleri, ultrason.. sonuç öpücük hastalığı.. lenf bezlerinin şişmesine neden olan bir tür virüs... Normalde 2-3 hafta içinde kendiliğinden şişler inermiş, bu yüzden antibiyotik verilmezmiş ama bizim bu duruma bir de kulak eklenince Zinnat verdi doktor.

Artık yazamayacağıma karar verdim. Çünkü yukarıdaki yazıları ara ara yazmışım ama Barış mütemadiyen 15.günü göremeden yeniden hastalandığından (2 ateşli grip daha geçirdik çünkü ve şimdi de laranjit...ya sabır) hastalıkları artık yazmayayım diyorum, zira bu zincirleme böyle devam edecek gibi.. klasik laf hep aklımda kreşin ilk yılı böyle olması normal..

Neyse Allah dermansız dert vermesin de... geçekten çok doğru, herşeyin başı sağlık :) (hep böyle gül bebeğim, herzaman..)


18 Ocak 2013 Cuma

Çişimiz tuvalete, kakamız tuvalete..

Emzik devri kapanma üzere demişim en son yazımda, aradan o kadar uzun zaman geçmiş ki.. Ne iyi ne emzik kaldı, ne bez.. Böylesi de pek rahatmış:)

 "Anne ben küçükken emzik emiyordum di mi, artık büyüdüm emmiyorum" diyor bir de, emzikli fotoğraflarını görünce.

Tuvalet eğitimine gelince.. Kreşe başladığının 2.haftasında öğretmenleri "Barış çok hazır, artık tuvalet eğitimine başlayalım, siz evde artık bez takmayın" dediklerinde muhalefet etmiştim. Nasıl olur, daha kreşe yeni başladı hem emziği yeni bıraktı, bir de bez olursa..

Dişimizi sıkacağımız bir zaman gerek ama herşey yoluna giriyor bir şekilde.. Ekim ayı itibariyle gündüz bez takmamaya başladık. Çişe, kakaya götürdük ama tabi kakada ısrarla gitmek istemeyip çamaşırına yaptığı da çok oldu, oyun oynarken çişini koltuğa yaptığı da.. Gece bağladık bir süre bez ama gece de bağlamamak gerektiği yolunda öğretmenleri sıkıştırınca gece de bağlamadık..bir aylık dönemde sıkıntı oluyor ama sonra rahatlıyorsun.. Bez gitti rahat ettik ama tabi halen arada nadir de olsa kaçırdığı oluyor.. Bir de bir ara kaka kaçırıyordu, bilinçli... dikkat çekmek istediği zamanlar.. Neyse bu dönemi de böylece kapatmış olduk...